7 Ağustos 2011 Pazar

askereyşın sıtayla volyüm van

Zamanımın kısıtlı olmasından mütevellit kısa kesicem, ancak ilk fırsatta (muhtemelen 41 gün sonra) bol bol yazıcam buraya.

Çok yorgunum, çok bıkkınım, ziyadesiyle yılgınım, kırgınım, kızgınım, bitkinim. Toparlanmamın yegane yolu burdan kurtulmak ve günlerdir faaliyetlerden kaçmak yoluyla fırsat yaratarak üstüne bolca düşündüğüm projeleri hayata geçirmek. Evet, askerlik bu anlamda yaradı bana. Uzun süredir yapmak isteyip ertelediklerimi yapmayı gerçekten istediğim gibi yeni fikirler de ürettim.

Bi gerçekten daha da emin oldum. Ben Endüstri Mühendisi falan olmamalıymışım, meğer görsel sanatlar ve tasarımmış bana asıl keyfi, asıl doyumu veren. Asker dönüşü bu alana ağırlık vericem, fikirler şimdilik kağıt üzerinde olsalar da 18 Eylül sonrası bomba gibi patlıcam ey dünya; dikkat et, tesirim yüksek!! :)

20 Mart 2011 Pazar

Move over! Move over! There's a climax coming my way.


Daha farklı bir hafta geçireceğimi düşünürken çok daha değişiğini yaşadım. Her şey yolunda ve güzel giderken bi anda saçmalığa dönüşüverdi basit bi hata ve yanlış anlaşılma yüzünden. "Alkoldür, ayılınca geçer." dedim, geçtim.

Gecenin devamı "akışına bırakalım" tadındaydı, zaman zaman yoğun suçluluğa sebebiyet vermiş olsa da. Ama ertesi gün ayık kafayla söylenenler ziyadesiyle itti beni. Hak etmediğim sözleri duymak beni şaşırtmadı kişinin yaşı ve bakış açısı itibariyle, ama konu hakkındaki "inadım inat, götüm iki kanat" tavırlarına ifrit oldum (evet, oldum).

Tüm bunların üstüne o ana dek farketmediğim, ancak idrak ettiğim anda da kabullenmek istemediğim bi şeyin ayırdına vardım. Hoşlanmışım ben meğer, zırıl zırıl böyle, paçalarımdan akıtırcasına hoşlanmışım. Serde erkeklik yattığından dik durmaya, belli etmemeye falan çalışıyorum ama nafile... Gecenin bi körü uyanıp uyanıp göğsünü öpüp geri uyumakla ne kadar dik durmuş oldum, onu kestiremiyorum henüz. Umursamıyorum da işin güzel yanı.

Bu satırları okuyor olması ihtimalini düşününce... Zaten haddinden fazla açıldım, bu yüzden şimdilik bu kadar yeter :)

Öpüyorum herkesin gloomy sunday'ini

17 Mart 2011 Perşembe

ilk post, ne sevimli



Geceye dair hatırlamak istediğim yegane kare bu. Sonrasında, özellikle mekan çıkışı olanlar yeterince rezil ve kötüydü. Sokak ortasında twink-queenvari ergen tripler, birinin peşinden koşup derdini anlatmaya çalışan ben, olayda hiçbi suçu olmamasına rağmen haddinden fazla sıkılan biri, tüm suç kendinin olmasına rağmen tereyağından kıl çeker gibi sıyrılan bi başkası, olaylarla en ufak bi ilgisi olmamasına ve ertesi gün erken uyanmak zorunda olmasına rağmen sırf benim nazımı çeken bi başkası... Kötüydü...

Umarım konuşup düzeltebiliriz bi şeyleri, yoksa suçum olmamasına rağmen yaftalanıcam. Dahası da, olası bi mutluluktan mahrum kalıcam. Hayat çok kısa, elde fırsat varken iyi kullanmak lazım, pişmanlıkları rafa kaldırıp bundan sonrasına bakmak lazım. Yoksa hayat döner teker teker ödetir hatalarını insana; ne yaşına bakar, ne de gözünün yaşına.

16 Mart 2011 Çarşamba

Opening Ceremony

Merhabalar,

Geçen altı yıl ve üç blogdan sonra yenisini büyük heyecanla açıyorum. Önceki bloglarımda yazdıklarımı kısmen tekrarlıycam, ama burası daha farklı olacak. Amaç bookmarklarda üst sıraya kaydedilmek değil, ama ilgini çeker de düzenli girip okursan, bi de üstüne fikirlerini belirtirsen yazdıklarımın havada asılı kalmadığından emin olurum sevgili blogger. "Söz uçar, yazı kalır." diye boşuna dememişlerdir nihayetinde, aklından geçeni belirtmekten çekinme. Zira burda -yasalar delinmediği sürece- her şeyi konuşmak serbest. digiturk 2 vakası olmak istemem. :)

Çok laf, çok müzik, çok yaşam, daha çok laf! Kalın sağlıcakla! ;)